T.C.
   ANKARA BAM
5.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO   : 2019/2895
KARAR NO: 2019/2493

TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR

MAHKEMESİ    :  ANKARA 24. IŞ MAHKEMESİ
TARİHİ            : 30/04/2019
NUMARASI      : 2019/122 Esas 2019/248 Karar
KONUSU          : Tespit (İşe İade İstemli)
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen kararın davacı vekilinin istinafı üzerine dosya dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve inceleme üzerine heyetçe görüşüldü.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI: Davacı vekili, müvekkilinin 27/04/2010-18/01/2019 tarihleri arasında Ankara Bölge Müdürlüğünde çalıştığını, işveren tarafından şirket merkezinin bulunduğu Bursa’ya davet edildiğini, iş akdinin feshedildiği, avukat huzurunda belgeler imzalatılacağı belirterek Bursa’da bulunan arabulucu ‘nın ofisine gittiklerini, müvekkilinin bu görüşmelerin arabuluculuk görüşmesi olduğunu daha sonra anladığını, bu görüşmede iş akdinin işverenlik tarafından sebep gösterilmeksizin feshedildiği, müvekkilinin kıdem tazminatının, bakiye yıllık izin ücretinin ve bakiye ücret alacağının ödeneceği ve böylelikle bir alacağının kalmayacağına, müvekkilin işe iade davası da açmayacağına dair tutanak tanzim edildiğini ve taraflarca imzalandığını, tutanağın ekonomik bakımdan üstün durumda bulunan işverenin bu ekonomik gücünü kullanmak suretiyle işçinin iş akdini feshedip tazminat ödememek baskısı altında işçiye dayatmış olduğu tutanak olduğunu, müvekkilinin gerçek iradesini yansıtmadığını, geçersiz olduğunu, müvekkilinin iş akdinin feshedildiği tarihte arabulucuya işveren tarafından başvurularak bir oldu bitti ile müvekkilden ibra belgesi alındığını, müvekkilinin ekonomik zayıflığından faydalanılarak ve tazminatsız çıkış baskısıyla müvekkilinin bu sürece zorlandığını, iş akdi işveren tarafından sebep gösterilmeksizin feshedilmişken müvekkiline ihbar tazminatı ödemesi yapılmadan ibra etmesinin sağlanmaya çalışıldığını, feshin geçersiz olduğunu, herhangi bir gerekçe gösterilmediğini, feshin son çare olması ilkesinin de gözetilmediğini belirterek feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesini, işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre alacağının ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, her iki tarafın haklarını güvenceye alacak ve hukuki niteliği olacak şekilde iş akdinin sonlandırılması için 18.01.2019 tarihinde arabulucuya başvurulduğunu, arabuluculuk anlaşma tutanağı düzenlendiğini, davacının tüm alacaklarını arabuluculuk görüşmesi ile tutanağa bağlattığını ve aldığını, tüm alacaklarını almış olmasına rağmen salt maddi menfaat elde etme çabasıyla dava açtığını, davacının şirkette samimi bir şekilde çalışma isteğinin olmadığını, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edecekleri hususlarda anlaşmış olmaları ve işe iade isteminden de davacının kendi hür iradesiyle feragat ettiğini arabulucu huzurunda beyan etmiş olması sebebiyle davanın usulden reddi gerektiğini, davacının işyerinde 27.04.2019 tarihinde müşteri temsilcisi olarak çalışmaya başladığını, davacının iş akdinin sonlandırılması ile ilgili olarak ileri sürdüğü hususların tamamen mesnetsiz ve haksız çıkar sağlamaya yönelik gerçek dışı olduğunu, davalının tamamen iyi niyetli şekilde sırf davacının işsizlik maaşı alabilmesi için işverenin tek taraflı feshi şeklinde işten çıkışını sağlandığını, ancak fesih bildiriminden de görüleceği üzere Performans ve Temel Yeteneğinin yetersiz kalması sebebiyle iş akdinin feshine karar verildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, davacının da kabulünde olduğu üzere davacının işten çıkarıldıktan sonra süresi içinde arabulucuya başvurduğu, arabulucu tarafından düzenlenen 18/01/2019 tarihli arabuluculuk anlaşma tutanağı ile karşı taraf ile anlaştığı, davacının işe iade davasından feragat ettiğini ve diğer işçilik alacakları yönünde de anlaşmaya vardıklarını beyan ettiği, davacının arabuluculuk anlaşma tutanağından sonra 12/02/2019 tarihinde tekrar işe iade yönünden arabulucuya başvurduğu. 25/02/2019 tarihli anlaşmama tutanağı düzenlendiği, uyuşmazlığın arabuluculuk anlaşma tutanağından sonra davacının tekrar arabulucuya başvurup, dava açıp açamayacağı noktasında olduğu, Arabuluculuk Kanunu’nun 18/5 maddesinde “Arabuluculuk faaliyeti sonucunda anlaşmaya varılması halinde üzerinde anlaşma yapılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz” hükmünü içerdiği, davacının 18/01/2019 tarihinde arabuluculuğa başvurduğu, düzenlenen tutanak ile işe iade davasından açıkça feragat ettiği, artık davacının 6325 sayılı yasanın 18/5 maddesi gereğince dava açmasının mümkün olmadığı, davacı tarafın düzenlenen arabuluculuk tutanağını hata, hile, gabin gibi sebeplerden dolayı geçersiz olduğunu bu davada ileri sürmesinin de mümkün olmadığını, iradesinin sakat olduğunu genel mahkemelerde açacağı bir dava ile ileri sürebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili, 18/01/2019 tarihinde arabuluculuğa müvekkilinin başvurmadığını, işverence daha önceden müracaat yapılarak müvekkilinin arabulucuya götürüldüğünü, irade fesadına ilişkin tespitlerin bu mahkemece değerlendirilmesi gerektiğini, bu arabuluculuk işleminin hukuka aykırı yürütüldüğünü, kanunun 14, 15 ve 16 maddelerinin uygulanmadığını, işverence fesih yapılmasına rağmen ihbar tazminatı ödemesi yapılmadığını, ibranın sağlanmaya çalışıldığını belirterek kararın kaldırılmasını, davanın kabulünü, duruşma açılmasını talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:Dava, işe iadeye ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Davacı istinaf yoluna başvurmuştur.Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının işe iadeyle ilgili arabuluculuk tutanağında belirtilen feragat beyanının geçerli olup olmadığı ve arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varıldığı anlaşılan hususlar hakkında dava açılıp açılamayacağına ilişkin olduğu, Arabuluculuk Kanunu’nun 18/5 maddesinde, “Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz” düzenlemesi olduğu (dava açma yasağı), anlaşma belgesinin ilâm niteliğinde belge sayılacağı, dava açma yasağının, dava şartlarından olan hukuki yarar bulunması (HMK m. 114/1, h) şartının özel bir görünümü, özel bir dava şartı olduğundan, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşılan konularda dava açılması durumunda, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi gerektiği, dava açma yasağının istisnalarının bulunduğu, anlaşma belgesine karşı ileri sürülebilecek irade fesadı halleri olduğu, bu durumda anlaşmaya varılan hususlarla hususlarla ilgili olarak bu sözleşmenin iptalinin (m. 30 vd, m. 39) hükümleri çerçevesinde talep edilerek dava açılabileceği, anlaşma belgesinin ehliyetsizlik, emredici hukuk kurullarına, kamu düzenine, ahlaka, kişilik haklarına ve şekle aykırılık gibi sebeplerle mutlak butlanla sakatlanmasının da düşünülebileceği, butlanın tespitinin mahkemeden istenebileceği, anlaşma belgesinin sahte olması, anlaşmanın geçersizliği, anlaşma hükümlerinin yorumlanmasına ihtiyaç bulunması, icra edilebilir bir anlaşma bulunmaması gibi durumlarda dava açılması ve bu hususların mahkemece incelenip karara bağlanmasının mümkün olduğu, düzenlenen arabuluculuk tutanağı içeriğinde 18/1/2019 tarihli arabuluculuk son tutanağında davacının işe iade davası açma hakkından feragat ettiğini beyan ettiği, arabuluculuk tutanaklarının sahteliği ispatlanıncaya kadar geçerli ilam niteliğindeki belgelerden olduğu, sahteliği konusunda bir iddia olmadığı gibi, fiil ehliyetsizliği, kısıtlılık halleri dışında irade fesadına dayalı iddiaların somut ve kesin delillerle ortaya konulması gerektiği, irade fesadının dosyada ispat edilemediği, bu kapsamda arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşılan konularda dava açılamayacağından ve davacının işe iade davasından feragati nedeniyle dava açamayacağından dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi kararında, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı tarafın istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmış, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:Ankara 24. İş Mahkemesi’nin 2019/122 esas, 2019/248 karar sayılı kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, Davacı tarafça yatırılan peşin harç yeterli olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, gider avansından arta kalan tutarların ilgilisine iadesine,Karar tebliği ile harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 7036 sayılı Kanunun 8/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 24/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz