T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3.
HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO              : 2019/531
KARAR NO              : 2019/549
KARAR TARİHİ       : 27/03/2019


TÜRK MİLLETİ ADINA
İSTİNAF KARARI

BAŞKAN                   : M.M. 40160
ÜYE                          : A.R.B. 42581
ÜYE                          : S.B.  104941
KATİP                      : İ.H.   154899

 

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ          : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ                  : 11/01/2019 (Dava),  14/01/2019 (Karar)
NUMARASI            : 2019/12 Esas,  2019/16 Karar
DAVACI                 : SINIRLI SORUMLU ÖZ-CANSEVER 3 KONUT YAPI                                                             KOOPERATİFİ
VEKİLİ                   : Av.O.S.G.(Elektronik adres)
DAVALI                  : B.K.
DAVA                     : MENFİ TESPİT (KIYMETLİ EVRAKTAN KAYNAKLANAN)
KARAR TARİHİ      : 27/03/2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/03/2019
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine yönelik verilen karara karşı yasal süresi içerisinde davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, 2014-2017 yılları arasında müvekkili kooperatifte yönetim kurulu üyesi olarak görev yapan Suat Can’ın muvazaalı olarak boşandığı ve halen fiilen aynı evde birlikte yaşadığı eşi olduğunu, 2014 ile 2017 yılları arasında müvekkili kooperatifte yönetim kurulu üyesi olarak görev yapan Suat Can ve Necati Yılmaz’ın kooperatiften hiçbir şekilde alacağı olmadığı halde davalı lehine 1.400.000,00-TL bedelli senet düzenleyerek kooperatifi borçlu gösterdiğini, senedin Erzurum 3. İcra Dairesi’nin 2018/4445 Esas sayılı dosyasında takibe konulduğunu, bahse konu senette nakden ibaresi geçmekte olup bunun kooperatife davalı Belgin Keçeci’nin nakit para verdiği anlamına geldiğini, mahkemeye sunulan belgeler doğrultusunda davalının kooperatif nezdinde herhangi bir alacağı olmadığını, davalı lehine hayali bir alacak yaratılarak kooperatif mallarının hukuksuz bir şekilde haczedildiği ve satışa çıkarıldığını, davalının eşi Suat Can’ın kendi lehine menfaat temin etmek için mülkiyeti kendisine ait olan taşınmazları kızı Aslıhan Can adına tescil ettirdiğini ve bu yol ile kendisine karşı yapılacak işlemlerin önüne geçmeye çalıştığını ileri sürerek, telafisi güç ve imkansız zararların önüne geçmek maksadı ile ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve müvekkili kooperatifin bahse konu senede dayalı herhangi bir borcu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece dosya üzerinden yapılan yargılama sonunda, ”6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 5/A-1 maddesi ve 6325 sayılı Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi gereği, Arabuluculuğa başvurmadan dava açılmış olduğu” gerekçesiyle; dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş; davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu olayın yargılamayı gerektirdiğini, arabuluculuk kanununda para alacağına ilişkin davalarda arabulucuya müracaat edilmesi gerektiğinin düzenlendiğini, davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, kambiyo senedine dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibi nedeniyle açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Uyuşmazlık, dava öncesi arabulucuya başvurma şartının bulunup bulunmadığı ve bu şartın yerine getirilmiş olup olmadığına ilişkindir.
01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren ve dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesine eklenen 5/A maddesinde, “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6325 sayılı Kanuna eklenen 18/A- maddesinde ise,
“(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi mevcuttur.
6100 sayılı HMK’nın 115/2 maddesinde ise mahkemece dava şartı noksanlığı tespit edilirse davanın usulden reddine karar verileceği belirtilmiştir.
Yukarıdaki yasal düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi uyarınca 01.01.2019 tarihi itibarıyla Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davanın kambiyo senedine dayalı açılan menfi tespit davası olduğu, kambiyo senetlerinin Ticaret Kanunu’nda düzenlendiği, bu tür davaların TTK’ nın 3 ve 4/1-a maddeleri uyarınca ticari dava niteliğinde olduğu, ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş olup tarafların arabulucuya başvurmadığı anlaşıldığından mahkemece dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan bu sebeplerle davalının yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14/01/2019 tarih ve 2019/12 Esas, 2019/16 Karar sayılı hüküm usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalının istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvuru aşamasında harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davalı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın kesinleştirme ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
6-Kararın Dairemizce taraflara tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 27.03.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan 40160              Üye 42581                    Üye 104941                     Katip 154899

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz